içinde ,

Türk Edebiyatında Mitoman Karakterler

mitoman

Mitoman Nedir?

Psikiyatride Mitomani diye tanımladığımız bir hastalık var: Yalan söyleme hastalığı! Mitoman kişiler durup dururken yalan söyleme ihtiyacı hissederler. Ortada yalan söylemeyi gerektirecek bir durum yokken bile yalan söylemezlerse rahat edemezler. Yunanca mythos (mit) yani efsane, söylence ile Latince mania (delilik) kelimelerinin birleşmesiyle türemiş bir hastalık adı. Mitoman bir kişiyi fark edebilmek oldukça zor çünkü günlük hayatta normal  insanlar da  yalan söyleyebilmektedir.

Beyaz bir yalan ile sürekli yalan söyleyen Mitoman kişileri ayırt edebilmenin bazı ufak tüyoları var İşte mitomanların yalanları: Mitoman kişiler sürekli yalan söylerler ve yalanlarını destekleyebilmek için yeni yalanlar üretirler. Söyledikleri yalanlarla kendilerini önemli bir kişi olarak göstermeye bayılırlar. Fantastik diyebileceğimiz gerçeklikle hiçbir alakası olmayan yalanları sürekli söyleme eylemindedirler. Mitoman kişiler normal kişilerden farklı olarak söyledikleri yalanlardan asla utanç duymazlar ve yaptıklarının doğru olduğunu düşünürler.

Bu kadar ilginç bir hastalık elbette edebiyatta da oldukça yankı uyandırdı ve yazarların bazı karakterlerine mitoman özellikler eklemesine sebep oldu. İşte Türk edebiyatındaki ünlü bazı mitomanlar:

Abdülhak Şinasi Hisar – Fahim Bey ve Biz

Abdülhak Şinasi Hisar\’ın Fahim Bey ve Biz romanı oldukça kaliteli  ve keyifli bir roman. Romanın baş kişisi Fahim Bey de tam bir mitoman karakter!  Gelin kısaca romanın konusuna bakalım: Fahim Bey Bursalı tanınmış bir iş adamının oğlu ve tam bir zengin hayata doğdu. Okumak için İstanbul\’a geldi ve İstanbul\’da kaldı. Okulu bittikten sonra da  devlet dairesinde maaş almadan çalışmayı kabul eden bir memur oldu. Babası uzun süre haber alamadığı oğlunu merak edip  onu görmeye İstanbul\’a gelmeye karar verince de Fahim Bey\’in hayatında bir şeyler değişmeye başladı.

Hayatını adeta yalanların üzerine kurdu ve babasını kandırmaya çalıştı. İstanbul\’a geldiği vakit artık gücünü yitirmiş ve fakir biri olmaya başlamıştı ve babası gelince bu durumunu görmesin diye bir konağa taşındı fakat konağa eşya alacak parası bile yoktu ve boş konakta oturdu. Babasının bu ziyareti sonrası yalanlarla tanışan ve yalan söylemeyi sevmeye başlayan Fahim Bey babası geri dönünce de yalanlara devam etti. Hayatının bir sonraki döneminde Londra elçiliğine katip olarak atandı  ve görevini kafasında büyütmeye başladı.

Terziye sürekli siparişler vermeye başladı ve önemli bir kişi olduğundan bahsederek kendisine takım elbiseler diktirmeye başladı. Buradaki görevinde de başarılı olamayınca Bursa\’da pamuk yetiştiriciliğine başlamak için kendisine sermaye aramaya başladı  fakat bir türlü  kendisine sermaye verecek kişileri bulamadı.

Sermaye isteyenlere de sürekli yalanlar söylemeye başladı ve yalanlar hayatında çok önemli yer tutmaya başladı. Fahim bey en sonunda İstanbul Galata\’da bir yazıhane açtı fakat işler istediği gibi gitmeyince hayali bir şirket kurdu ve kendi kendisine fişler, mektuplar göndermeye  başladı. Bu yaşananlar sonrasında Fahim Bey\’e çevresindekiler deli demeye başladı fakat Fahim Bey yalanlarına inanan ve onları yaşatan bir mitomandı.

Fahim Bey\’in yaşadıkları ne kadar vehim olsa da edebiyatımızın en orijinal karakterlerinden bir tanesi. Hayalleri, yalanları ve mitoman karakteriyle diğer roman kahramanlarından yanından sıyrıldı. Romandan çarpıcı bir kesit bırakıyorum:  \’\’Kimse göründüğü gibi değildir. Fakat kimse görünmediği ve kendi olduğunu sandığı gibi de değildir. Kimse bizi kendimizin olduğumuzu sandığımız gibi göremez. Kimsenin nasıl olduğunu hiç kimse bilmez.\’\’

Ömer Seyfettin – Efruz Bey

Ömer Seyfettin\’in oluşturduğu Efruz Bey karakteri Türk edebiyatının en ikonik karakterlerinin başında yer alabilir diyebiliriz rahatlıkla. Kendisinden sonraki çoğu karakteri etkilemiştir. Fahim Bey\’in temelini atan da Efruz Bey\’dir.

Yayımlandığı sene Efruz Bey romanı o kadar çok beğenilir ki Ömer Seyfettin Efruz Bey\’in yer aldığı beş hikaye daha yayımlamak zorunda kalır. Bu düzenbaz ve işine geldiği gibi hareket eden mitoman karakter Türk halkı tarafından çok sevilip çok beğenilir.

Konusu ise kısaca şöyledir: Efruz Bey liyakatsiz, yalancı, nabza göre şerbet veren bir karakterdir. Üst düzey kişilerle yakınlık kurmaya çalışır. Asıl adı Ahmet olan Efruz Bey Nişantaşı\’nda yaşayan çok zengin bir ailenin çocuğudur ama her on lafından dokuzu yalan biri de şüphelidir.  Kibirli ve kurnaz bir karakteri de vardır. İlk romanda Efruz Bey, İkinci Meşrutiyet\’in ilan edildiği sırada  meşrutiyet taraftarı olur, anayasayı kendisinin ilan ettirdiğini öne sürerek kendisini kahraman ilan ettirir ve kitleleri yalanlarıyla peşinden sürükler.

\’\’ İki gün evvel hürriyetperver gibi «unvan» satarken tutulduğu cereyan içinde kendini kaybetmiş, hatta bir gazete bile okumamıştı. Hemen herkesin mevcudiyetini duyduğu İttihat ve Terakki Cemiyeti\’nden onun henüz haberi yoktu. Bu üç gün zarfında, o yalnız söylemiş, fakat asla dinlememişti. \’\’ İşte baş mitoman Efruz Bey böyle biriydi. Hiçbir konu hakkında bilgisi yoktu ama yalanları sayesinde çok bilgiliymiş gibi fikir ortaya atıyordu.

Recaizade Mahmut Ekrem- Araba Sevdası

İşte Türk edebiyatı derslerinde hep duyduğumuz o roman: Araba Sevdası! Recaizade Mahmut Ekrem\’in yazmış olduğu bu roman edebiyatımızın ilk realist romanı. Romanımızın mitoman karakteri ise baş kahraman Bihruz Bey değil onun arkadaşı Keşfi Bey\’dir. Keşfi Bey olmasa belki de roman ilerlemeyecek gibidir. Romandaki bütün entrika ve olay örgüsünü karşılayan isim Keşfi Bey ve orijinal yalanlarıdır.

Romanın konusu ise kısaca şöyle: Bihruz Bey görmekten çok görünmek isteyen tam bir mirasyedidir. Babasının mirası hiç bitmez sanır fakat hayat ona acımasızlığını sunar. Bihruz Bey Çamlıca\’da gördüğü Periveş Hanım\’a aşık olur ve roman boyunca bu aşkını arkadaşı Keşfi Bey\’e anlatır ve Keşfi Bey her gün yeni bir yalanla Periveş Hanım\’ı Bihruz\’a anlatır.

Bir gün Periveş Hanım\’dan haber alamayan Bihruz Bey  çok üzülür çünkü Periveş Hanım\’ı bir yerlerde de görememektedir fakat yalanlarıyla ünlü Keşfi Bey Bihruz Bey\’e  hemen bir yalan uydurur ve Perişveş\’in öldüğünü söyler ve roman böylece gelişmeye başlar. Bihruz Bey\’in aşk acısını okumaya başlarız. Keşfi Bey canı sıkıldığı zaman bile yalan söyler. Keşfi Bey ve yalanları olmasa  Araba Sevdası\’nın olay örgüsü de gelişmez neredeyse!

Karşınıza çıkıp size sürekli yalan söyleyen kişileri daha rahat fark edebilmeniz için size Türk edebiyatının mitoman karakterlerini sıralayıp  mitoman hastalığından bahsettik!

 

En yeni içerikler hakkında bilgi sahibi olmak İçerik Sitesi Instagram hesabımızı takibe alabilirsiniz.

Diğer içerikler için ana sayfamıza göz atabilirsiniz.

Sosyal İçerik Platformu

Ne düşünüyorsunuz?

15 Puanlar
Oy Ver

Written by İçerik Sitesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GİPHY Uygulama Anahtarı ayarlanmadı. Lütfen ayarlar değerini kontrol edin

büyüme pazarlaması

Büyüme Pazarlaması – Growth Marketing Nedir?

dövize inat 7 yurt dışı tatili

Dövize İnat 7 Yurt Dışı Tatili