içinde

Realizm Nedir? Sanat Akımları 101

realizm nedir

Realizm nedir? Merhaba değerli okur. Hayatta pek çok konuda gerçekçi olmaya çalışan insanlar vardır. Kimi hayal dünyasında yaşarken kimi de ayaklarını asla yerden kaldırmadan emin adımlarla yaşamını sürdürür. Siz hangi tarafa daha yakınsınız?

Bu soruma ilave olarak bir takım sorular sıralayacağım sizlere.

Realist insanlar neden sevilmez?
İnsanlar gerçekler için neden acı derler?
Doğru söyleyeni neden dokuz köyden de kovarlar?
Pembe gözlüklerimizi takmazsak her yer karanlık mı olur?

1 Sanat Akımları 101 — Realizm Nedir?

Siz bu soruları düşünedururken ben de sizlere realizmi anlatayım. Realizm akımı, toplumsal, siyasi ve kültürel bir dizi olay sonucunda ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılda doğmuş bir akım olup hem edebiyatı hem de sanatı derinden etkilemiştir.

Romantiklerin; varlığı ve hayatı ruhun kaderine bağlayan lüzumundan fazla şahsi sanatının, bir tepki yapması doğaldı. Elbette arkasından bir halk sanatı gelecekti.

Nasıl ki Romantizm, Klasizme bir başkaldırı sayılabilir ise gerçekçilik yani Realizm ise, hem Klasizme hem de Romantizme bir başkaldırı sayılabilir.

Romantizmin dramatik biçimlere, kalıplara karşı olan tutumu realizmin yolunu açmıştır. Bu akım 19 yy. Avrupası’nda görülen toplumsal ve ekonomik değişimlerden epeyce etkilenmiştir.

1839 yılında ortaya çıkan bu akım; akademilerdeki saygın resim yapıtlarına, saygın insanları, dini konuları, saray ve saray yaşantılarını, seçkin kişilerin portrelerini ve doğayı olduğundan daha güzel göstererek güzel manzaraların işlenmesi geleneğine karşı çıkar.

Konu ve üslup bakımından yaşamı ve doğayı olduğu gibi yansıtma, biçimleme anlayışı ile toplumun yaşamını gerçek boyutlarıyla ortaya seren Realizm anlayışı içinde, doğadaki oranlar, plastik değerler, renk ve ışık değerleri aynen yansıtılmaya çalışılır.

A- Sanat Akımları 101 — Resimde Realizm Nedir?

Realist ressamlar biçim ve konu bakımından klasik sanatın kurallarına karşı çıkarlar. Realist bir resim ışık, renk ve ölçü bakımından gerçeğe olabildiğince yakınsamalı; adeta bir fotoğraf karesini andırmalıdır. Konu olarak geleneksel anlayışın aksine yalnızca estetik obje ve subjeler değil köylülerin yaşamı, doğa manzaraları, bir araya gelmiş insanlar gibi gerçek olan her şey seçilebilir. Sanatçı eserine kesinlikle duygu katmaz.

Realizm resimde Gustave Coubert, Jean-François Millet ve Honoré Daumier gibi ressamlar tarafından temsil edilmiştir.

Bir bölüm sanatçı 1848 devrimi sırasında, Fransa’ da Barbizon Kasabasında, Constable’nin öğretisini izlemek ve doğaya yeni bir gözle bakmak için bir araya geldi. Bunlardan birisi olan François Millet, bu öğretiyi manzaralardan figüre geçerek genişletmeyi kararlaştırdı. Köy yaşamından sahneleri gerçekte oldukları gibi yapmak , tarlada çalışan erkek ve kadınlar çizmek istedi. Bunun devrimsel bir şey sayılmasını düşünmek ilginçtir. Ama geçmişin sanatında, çiftçiler Bruegel’in onları resmettiği biçimde gülünç köylüler olarak görürler genellikle.

B- Sanat Akımları 101 — Edebiyatta Realizm

Gerçekçilik akımının tek bir tanımı ve karşılığı olmadığını ve söz konusu akımın ne olduğuna ilişkin bir anlam bulanıklığının süregeldiğini belirtip gerçekçilik üzerine çeşitli tanımlamalar yaptığı yazısında Roman Jakobson, 19. yüzyıl gerçekçiliğinin hakkını teslim eder:

“Bir çeşit parola olan bu sözcük, 19. yüzyılda bir sanat akımına adını vermiştir. günümüzdeki sanat tarihini, özellikle de yazın tarihini yaratanlar da her şeyden önce bu akımın artçıları oldular. Bu nedenle, özel bir durum, belli bir sanat akımı, söz konusu eğilimin yetkin gerçekleşmesi olarak bize sunulur, önceki ve sonraki sanat okullarının gerçekçilik derecesini ölçmek için, bunlar, 19. yüzyıldaki gerçekçilikle karşılaştırılır.”

Jakobson’un bir referans kaynağı saydığı 19. yüzyıl dönemi realizmi, realizm en geniş anlamı “eşyanın ve olayların oldukları gibi tasvir edilmesi”dir. edebiyatta devrin ortak kaygılarını dile getiren, alelâde insanların yaşamlarından kesitler veren bir akım olarak tanımlanır. Çağdaş sosyal realitenin objektif temsili olarak da açıklanan realizm, pozitivizmin sanat ve edebiyata aksidir. Yapılan tanımlardan anlaşılacağı üzere realizm, gerçeği olduğu gibi yansıtmayı düstur edinen ama bunu yaparken ampirizm(deneycilik) ve pozitivizmin temel ilkelerini göz önünde tutan ve olayları bir neden-sonuç ilişkisi içerisinde vermeye çalışan bir akımdır.
19. yüzyılda meydana gelen sosyal, ekonomik ve politik gelişmeler hem realizm akımını hem de roman türünün gelişimini etkilemiştir.

Dünya edebiyatının büyük yazarlarının çıktığı bu dönem aynı zamanda roman sanatının olgunlaşıp geliştiği bir dönemdir. ayrıca bu dönem sanayi devriminin yaşandığı, açılan yeni ve büyük fabrikalarda makinelerde büyük ölçekli üretimin yapıldığını, burjuvazinin günbegün güçlendiği ve işçi sınıfının bütün bu gelişmelerin doğal sonucu olarak giderek büyüdüğü bir dönemdir. elbette bu büyük dönüşümün toplumsal yaşama ciddi etkileri olmuştur.

Peter Brooks , Realist Vision adlı eserinde, Ian Watt’un The Rise of The Novel isimli eleştiri kitabında bahsettiği romanın yükselişinin burjuvazinin yükselişini takip ettiği değerlendirmesini paylaşır ve görüşünü, okuma-yazma oranın yıllara göre artışından, endüstrinin hızla gelişimine ve modern şehirlerin ortaya çıkışına dair verdiği örneklerle detaylandırır. Ünsal Oskay ise söz konusu dönemle beraber Walter Benjamin’e atıfta bulunarak yepyeni bir “yaşama üslubu”nun doğduğundan söz eder ve Brooks’un bahsettiği dönüşümü daha eleştirel biçimde betimler:

“Metalaşan insan ilişkileri 1830’lardan itibaren, sanat ürünlerinin üretiminde, yeniden üretiminde ve tüketiminde de sanat çalışmalarının bireysel bir yaratı eylemi olma özelliğini gölgelemeye; sanat çalışmalarını meta kültürünün bir özel alanına ait ve toplumsal üretim süreci içinde gerçekleştirilebilen bir etkinlik biçimine dönüştürülmeye başlamıştır. sanatçının üretim araçları olan kalemi, kâğıdı, mürekkebi, yerini artık basım ve yayım teknolojisine terk etmeye başlamıştır.
Yaşamında, tıpkı diğer insanlar gibi toplumsal sisteme gitgide bağımlı düşen sanatçının en önemli üretim aracı olan dil bile (dili oluşturan toplumsal yaşama egemen olan kesimlerin var olan dilin sentaksında, sözcüklerinde, anlamsal içeriklerinde yeni yaşamın ritmine, örgütlenme biçimlerine ve insana bakışına bağlı olarak değişiklikler yapmaya başlaması üzerine), sanatçının elinden alınmaya başlamıştır.”

Brooks, sanayi devriminin, değişen hızlı üretim biçimine bağlı olarak edebiyatı da dönüştürmüş olduğundan söz eder ve Sainte-Beuve’ün buna “sanayi edebiyatı” ismini taktığından, bir başka yerde ise E. M. Forster’ın bu döneme “mülkiyet çağı” adını verdiğinden bahseder. Kısacası, yaşamı olduğu gibi yansıtmayı amaçlayan realizmin ve 19. edebiyatının, dönemin değişen toplumsal, siyasal ve iktisadi yapısından oldukça etkilendiğini söylemek mümkündür.

Berna Moran, edebiyat kuramları ve eleştiri adlı eserinde pek çok sanat kuramcısı ve eleştirmen gibi realizmin net bir tanımını yapmanın güçlüğünden söz eder ve bu akımı dört temel özelliği çerçevesinde ele alır:

“1. konu olarak çağdaş toplumun her günkü alelade hayatı işleniyordu. romantiklerin günlük gerçeklerden uzak, idealleştirilmiş konularının aksine, gerçekçi bir yazar, çağdaş toplumu konu ediniyordu kendisine, ve bunu elinden geldiğince kendi gözlemlerine dayanarak yansıtıyordu.

Masalvari olan, uzak diyarların çekiciliğinden medet uman, alegoriye, sembolizme başvuran bir akım değildi bu.”

Realizmde, daha önceki edebiyat akımlarına göre verilmiş eserlerden farklı sıradan insanların hikâyesini, hayallerini, umutlarını ve hüzünlerini yaşarız. Peter Brooks, da aynı özelliğe değinir:

“Sıradan bir hayatın içerisindeki özel yaşamların temsili ya da sıradan hayatlar içerisinde sıra dışı olanın dramatize edilerek yansıtılmasıdır.”

Realizmin bu özelliği ile edebiyatı daha önce pek yer verilmemiş olan mekânlara; yoksul mahallelere, meyhanelere, fabrikalara, maden ocaklarına, ucuz lokantalara ve genelevlere taşıdığını söyleyebiliriz.

C- Sanat Akımları 101 — Felsefede Realizm

Realizm felsefede insan zihninden bağımsız bir gerçekliğin var olduğunu savunan felsefi öğretidir. Varlığın, insan bilincinden bağımsız ve nesnel olarak var olmakta bulunduğunu ileri sürenlerin anlayışıdır. Realist görüş “Varlık var mıdır?” sorusunu “vardır” diye cevaplar.

Felsefi Realizmin Türleri
Batı felsefesinin tarihi, realizmin farklı türlerini savunanlar ve onlara karşı çıkanlar arasındaki anlaşmazlıklarla doludur. Genellikle realist olarak tanımlanan bütün düşünceleri birbirine bağlayan önemli benzerlikler ve detaylar olsa da bu akımlar arasında realizmin doğrudan genel karakterizasyonunu etkileyen önemli farklılıklar da vardır.

Realizm iki çeşittir: ontolojik realizm ve epistemolojik realizm.

Ontolojik realizme göre gerçekte var olan tümeller ve genel kavramlardır. Örneğin, güzel insan, güzel resim diye nitelenen tüm şeyler, sürekli değiştikleri ve gün gelip yok olacakları için gerçekte var değillerdir. Oysa bir güzellik ideası vardır, bu güzellik ideası her zaman güzeldir. Platon’un ortaya koyduğu bir görüştür.

Epistemolojik realizm ise dış dünyadaki varlıkların insan zihninden bağımsız olarak var olduklarını savunur. Bu öğreti, nesnelerin yada varlıkların yalnızca insan zihninde var olduğunu, nesnelerin insan zihninden bağımsız olarak var olamayacaklarını savuna idealizme karşı gelen bir öğretidir.

D- Sanat Akımları 101 — Siyasette Realizm

Komünizmin ilk yıllarında rejim, geleneksel sanata aykırı devrimci ekolleri destekliyor, mimarlar, ressam ve heykeltıraşların yeni, aşırı biçim ve teknikler aramalarını eskiden sıyrılıp bambaşka bir sosyal kurula yönelen ideolojisine uygun buluyordu. Toplum eski disiplinlerinden kurtulmalı, ileri, yeni temellere dayalı bir düzene yönelmeli idi. Sanatın da devrimin gidişine uyarak genel ayaklanmaya katılması gerekiyordu.

Zaten Rusya, bu yüzyılın başında, çağdaş akımların en kesini olan soyut sanatın beşiği olmamış mıydı? Modern bale, modern dekor, yepyeni sahneye konuşlar ilkin Petrograd tiyatrolarında denenmişti. Resim plânında Rusya, daha 1913 de, Avrupa’yı kuvvetle etkileyen buluşlarla, Çarlığın akademik geleneklerini altüst etmişti. Larionov ve Nathalie Gontcharova tiyatro dekor ve sahneye koyuş sanatında, Tatlin, Pevsner, Gabo plâstik sanatlarda top yekûn non-figüratif biçimler buluyorlardı. Daha sonraları Rodchenko ve Malevitch Rus modern sanatını dünyaya yayılacak bir kaliteye yükseltmişlerdi.

Çarlık Rusya devrinde sert tepkilerle karşılaşan bütün bu çalışmalar, Komünist rejimin ilânı ile, rejimin ilk yıllarında, itibar görmüşlerdi. Çünkü değişen yalnız sosyal nizam değildi, kültürel nizam da değişiyordu ve bütün eski kıymetler, küçük bir azınlık bir yana, tasfiye ediliyordu. Burjuva düşünüşünü ifadelendiren sanat eserleri, İtalyan Rönesans’ının ünlü yobazı Savonarole’nin tutumu gereğince meydanlarda yakılmamakla beraber, sahnelerden, kitaplıklardan, müzelerden kaldırılıyordu. Soyut bir sanat olan müzik bile yeni rejimin bu sert ayıklama hareketinden kendini kurtaramamıştı.

Akademik, geleneksel, o devrin deyimince “burjuva” eserlerin Rus kültür sahnesinden çekilip devrimci, ihtilâlci sanat akımlarına yer verişi rejimin oturmasına ve yeni düzenin yerleşmesine kadar sürdü. Ne oldu ise oldu ve günün birinde, rejimin baş tacı ettiği ihtilâlci sanat akımları “burjuva”lıkla vasıflandırıldı.

Rus yöneticileri büyük yazarın din, mistisizme üstüne ileri sürdüklerini kabul etmemekle beraber, sanatın toplum için, toplumun iyiliği için çalışması gerektiği prensibini kesin olarak benimsemişlerdi. Tolstoy’un hasretini çektiği dinsel, mistik, iyiye, faydalıya, ahlâklıya yönelen sanat, yeni rejime göre kalıp değiştiriyor, ama büyük yazarın ana çizgisinden pek ayrılmıyordu.

Bu kez sanat, toplumun giriştiği kavgayı destekleyecek, kitlelere yeni ideolojinin gerçekleşmesinde hız verecekti. Sanatın dinamik, iyimser, ülkücü, hız verici olması gerekti. Duygular kişisel değil, kolektif olacaktı, salt duygu plânında bile kötümser, hatta melankolik sanat eserinin, belli bir romantizmin yeni kavgada yeri olamazdı.

Sosyalist realizm, gerçekçilik, Rusya’da bu prensiplerden doğdu.

2 Sanat Akımları 101 — Realizmin Özellikleri

Realizm akımı, gerçekleri her şeyden üstün gören bir akımdır. Bu akım birtakım ayırıcı özelliklere sahiptir:

– Eserlerde toplum gerçekleri ön plandadır.
– Doğa ve toplum olduğu gibi kopya edilmiştir. Yani sanatçılar objektif ve yansızdır.
-Realizm akımı etkisiyle yazılan eserlerde öyküleme dışında baskın olarak betimleme kullanılmaktadır. Yani karakterlerin psikolojileri, yaşadıkları ortam, karakteristik özellikleri detaylarıyla betimlenmektedir.
– Toplumun sıradan kişileri eserlerde görülmektedir. Her şey ne bütünüyle iyi, ne de bütünüyle kötüdür.
– Amaç yaşananları nesnel bir tutarlılıkla gün yüzüne çıkarmaktır. Okuyucuyu eğitmek, ona nasihat vermek gibi bir amaç taşımazlar.
– Biçimde kusursuzluk amaçlanmıştır. Süsten ve abartıdan kaçınılmaktadır.
– Realizm akımı etkisini roman ve hikayede göstermiş olan bir akımdır.

3 Sanat Akımları 101 — Realizmin Önemli Sanatçıları

H. de Balzac — Roman, öykü, tiyatro
Stendhal — Roman
Gustave Flauberte — Roman
Dostoyevski — Roman
Tolstoy — Roman
A. Çehov — Öykü, tiyatro
M. Gorki — Roman
Danielde Foe — Roman
Charles Dickens — Roman
Emest Hemingway — Roman, öykü
Jack London — Roman
Mark Twain — Roman

Realizm hakkında bu kadar bilgi okuduktan sonra hangi tarafta olduğunuzu kestirebildiniz mi?

Hala hayır yanıtını verenler için bir de kıyaslama yapacağım:

Realizm ve Romantizm

İki akımda da sanatın o yüzyıla dek yalnızca soylu sınıfına hitap eden yapısı kırılmış, sıradan insanlar sanatın bir konusu haline gelmiştir.
Realizme göre sanat sanat içindir, eser eğitici özellikler taşımak zorunda değildir. Romantizmde sanatın toplum için olduğunu savunulur.

Realizmde sanatçının gözlemlerini en nesnel şekilde aktarması esastır, eserlerde duygu ve düşüncelere yer verilmez. Güzellikler de çirkinlikler de objektif bir şekilde yansıtılmalıdır. Romantizmde ise sanatçı öznel bir bakış açısı kullanır, eserini hayal dünyası ile zenginleştirir ve ona yorum katar.

Realist edebiyatta konu ve karakterler gerçek hayata uygun olmalıdır. Romantik edebiyata ise gerçek hayatta yaşanamayacak kadar dramatik olay örgüleri hakimdir, karakterler iyilik ve kötülük olarak uçlardadır.
Realizmde söz sanatlarından uzak, sade bir dil kullanılır. Romantizmde ise abartılı ve süslü bir üslup vardır.
Ya şimdi seçim yapmakta daha kolay adım atabildiniz mi?

Hayatta her şeyde olduğu gibi bu durumda da denge gereklidir. Ne sade ne çok süslü, ne çok realist ne de çok romantik olmak en doğrusu değildir.

Her bir akımın getirdikleri ve götürdükleri vardır. Önemli olan hayatınıza ne kadar etki ettikleri…

 

En yeni içerikler hakkında bilgi sahibi olmak İçerik Sitesi Instagram hesabımızı takibe alabilirsiniz.

Diğer içerikler için ana sayfamıza göz atabilirsiniz.

Sosyal İçerik Platformu

Ne düşünüyorsunuz?

16 Puanlar
Oy Ver

Written by İçerik Sitesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GİPHY Uygulama Anahtarı ayarlanmadı. Lütfen ayarlar değerini kontrol edin

ekspresyonizm nedir

Ekspresyonizm Nedir? Sanat Akımları 101

sürrealizm nedir

Sürrealizm Nedir? Sanat Akımları 101